Viranî’nin doğum ve ölüm tarihleriyle ilgili kesin diyebileceğimiz bilgi yoktur. Velayetnâmelerden edinilen bilgilere göre 16. yüzyılın ortalarında Eğriboz Adası’nda doğmuş, 17. yüzyılın başlarında vefat etmiştir. Aynı kaynaklara göre iyi bir eğitim görmüş, Arapça, Farsça bilen güçlü bir mutasavvıf ozandır.
Viranî Balım Sultan'dan el almış; Bir süre Necef-i Eşref de Hz. Ali Türbesi'nde türbedârlık yapmıştır. Bu nedenlerle de kendisine saygın bir yer edinmiştir. Türbedârlık görevinin ardından Anadolu'nun bir çok yerini gezmiş daha sonra da , Balkanlarda Deliorman ve Dobruca'yı dolaşmıştır.
O yıllarda Deliorman bölgesinde Demir Baba yaşamaktadır. Demir Baba yüz yaşını aşmış, soy zinciri Peygamber'e kadar ulaşan ulu bir zattır. Virâni onu ziyaret ederek Baba'lık için icâzet ister. Demir Baba biraz nasihat ettikten sonra, Virâni'ye icazet verir. Viranî, oradan Otman Baba Sultan'ı ziyaret etmek için yola çıkar. Sabahleyin Karlıova'da Hafız Zâde Türbesi'ne gelir. O gün öğleden sonra Virâni Baba’nın ömrü orada tükenir. Cenazesi avlu kapısının önüne defnedilir.
Viranî aruz vezniyle de şiirler yazmıştır. Ancak hece ölçüsüyle yazdığı şiirleri halk arasında daha yaygındır.
" Viranî Baba Divanı'' ve '' Viranî Baba Risalesi'' adlı basılmış eserleri günümüze kadar gelmiştir.
- 1 -
Nedir ey gaziler benim yandığım
Haldan bilmez yâr elinden dertliyim
Bu aşkın ateşi yaktı sinemi
Pervaneyim nar elinden dertliyim
Gafletten uyandım gözümü açtım
Aşkın küresinde kaynadım piştim
Yavru şahan gibi tuzağa düştüm
Kurtulamam tor elinden dertliyim
Bin bir niyaz ettin eğledin beni
Bir kadim ikrara bağladın beni
Gül diye dikene dağladın beni
Kokulatmaz hâr elinden dertliyim
Çıktım şu âlemi seyran etmeye
İkrar verdim bu ikrarı gütmeye
İndim bedestana pazar etmeye
Şenliği yok şar elinden dertliyim
Virâni'yem çekem yârin kahrını
Doldur ver içeyim aşkın zehrini
Muhabbete saldım gönül bahrını
Geçti ömür zâr elinden dertliyim
- 2 -
İstemem alemde gayrı meyvayı
Tadına doyulmaz balımdır Ali
İstemem verseler türlü eşyayı
Kokmazam sünbülü gülümdür Ali
Ali'mdir kadehim Ali'mdir şişe
Ali'm sahralarda morlu menekşe
Ali'm dolu yedi iklim dört köşe
Ali'm saki Kevser dolumdur Ali
Ali vahid şah-ı Resul kibriya
İmam Hasan Hüseyn Şah-ı Kerbela
İmam Zeynel-Aba ol sahib-liva
Büküldü kametim dalımdır
Ali Muhammed Bakır'dır tendeki canım
Ca'ferüs - Sadık'tır dinim imanım
Musa-i Kazım'dır derde dermanım
Varlığım kalmadı malımdır Ali
Aliyyür - Rıza'dır Şah-ı Horasan
Taki ile Naki gösterdi burhan
Hasanül-Askeri mah-ı dırahşan
Yokladım talihim falımdır Ali
Muhammed Mehdi'dir sahibüz-zaman
On iki İmam'a kul oldum heman
Ma'sum-ı pakândır envar-ı cihan
Esrar-ı Hüda'ya alemdir Ali
Viranî'yem düştüm şimdi derdine
Vücudum gark oldu çile bendine
Gönül sormaz oldu kendi kendine
Söyler dehanımda dilimdir Ali
- 3 -
Erişti Fazl-ı Yezdân'ın bize feyz-î kemâlinden
Serâser nura gark oldu cemi âlem cemâlinden
Götürdü zulmetin gözden göründü zahir-î batın
Hicabın ref edebilmez görün cahil cühalinden
Erenler zatına zatın mübeddel eyleyen âşık
Keser ol nefs ile şehvet geçer mülk ile mâlinden
Viranî âl ü evladın hakikat bendesi odur
Koyup atlası dibâya giyindi köhne şâlinden