17. yüzyıl çok önemli halk ozanlarının yetiştiği bir dönemdir. Bu yüzyıla damgasını vuran ozanlarımızdan biri de Gevherî’dir. Asıl adı “Mehmet” tir ve bunu bir şiirinde şöyle anlatır: “Gevherî mahrem-i aşkındır ebed Çektiğim hicrana yokturur aded Bir garip kulundur kemter Mehemmed Kurban ol der isen ferman senindir”

Doğum yeriyle ve tarihiyle ilgili de değişik görüşler vardır. Kırım’da doğup İstanbul’da yaşadığını öne sürenlerde olmuştur. Ancak eldeki sınırlı belgelere göre İstanbullu olma olasılığı daha fazladır. Gevherî’nin doğum tarihiyle ilgili herhangi bir belge yoktur. Değerli araştırmacı Fuat Köprülü “1714 - 1715 yılında ölmesini dikkate alarak 17. asrın ortalarında doğduğuna hükmedebiliriz.” demektedir. Ancak 17. Yüzyılın ortalarındaki mecmualarda şiirlerinin görülmesinden ve yola çıkan araştırmacılar doğum tarihi olarak yüzyılın ilk çeyreğinden biraz sonrasını ileri sürmektedirler.

Hoca Emin adlı yazar bir kitabında o dönemde yaşamış olan Aşık Ömer’le Gevherî’nin bir Yahudi meyhanesinde atışma yaptığını şöyle anlatır: “Bir beyti Aşık Ömer, bir beyti Gevherî söyler ve karşılarında dahi katipler o beyitlerden hiçbirini zâyi itmeyüp heman kayd iderler.” Gevherî devlet kurumlarında da çok önemli görevlerde bulunmuştur. Uzun yıllar İstanbul’da Mehmet Bahri Paşa’nın divan katipliğini yapmış, daha sonraları görevli olarak Şam ve Bağdat’ta bir süre kalmıştır.

Taşrada görev yaptığı günlerde İstanbul’a olan özlemini şöyle anlatır:

“Felek yad ellere düşürdü bizi
Gurbet diyarına döndürdü yüzü
İslambol illeri elveda sizi
Kalsın seyrangâhım olan bu bağlar”


Gevherî aruz vezniyle de şiirler yazmıştır. “Divan”, “kalenderî”, “gazel” ve müstezad” kalıplarıyla bir çok şiiri vardır. Ancak, hece vezniyle yazdığı koşma ve semaî türündeki halk şiirlerinde daha başarılı olmuştur. O dönemlerde halkın kullandığı dille yazı dilini ustaca birleştirerek zengin bir kelime hazinesi ortaya koymuştur. İyi bir medrese tahsili yapması şiirlerine de olumlu biçimde yansımış, onu çağında yaşayan ozanların arasında iyi bir yere getirmiştir. Gevherî şiirin yanısıra musiki ile de ilgilenmiş olan Gevheri'nin kendi adını taşıyan bir de makam vardır ve saz şairlerinin etkisiyle zamanımıza kadar gelmiştir.

Şiirlerinden örnekler:

- 1 -

Ey Efendim, bana meylin var ise
Muhabbetin benim ile yâr olsun
Eğer senden gayri güzel seversem
Bülbül gibi işim ah ü zar olsun.

Ta’n eyleyip niçin eli kınarım
Yâd elinden giryan olup yanarım
Pervaneyim, dost şem’ine dönerim
Gam değildir, ko meskenim nâr olsun.

Tamahım yok bu dünyanın malına
Atlasına, dibâsına, şalına
Ben de Mecnun gibi dostun yoluna
Terkettiğim namus ile ar olsun.

Gevheri der fırsat gitti elimden
Anın için korkum yoktur ölümden
Kim cüda kıldıysa beni gülümden
Bencileyin gonceleri hâr olsun

- 2 -

Ne kaçarsın benden ey yüzü mâhım
Seni seven var mı benden ziyâde
Rûz u şeb durmayıp alırsın âhım
Âşıkım ağlatma bundan ziyâde

Gece gündüz bir visâle ermedim
Bülbül olup gonce gülün dermedim
Bu cefâlar nedir ben de bilmedim
Var mı ki bir zâlim senden ziyâde

Söyle muradını ben de bileyim
İnsaf eyle çok ağlattın güleyim
Kabul eyle sözüm kurban olayım
Haddim yoktur sana bundan ziyâde

Hercâisin gonce gülüm kokulmaz
Geçer gider hatırcığım sorulmaz
Der Gevherî mâh yüzüne bakılmaz
Yakar hüsnün beni nârdan ziyâde

- 3 -

Dost bağının meyveleri erişti
Ayva benim alma benim nar benim
Çeşmim yaşı ummanlara karıştı
Cefakârım sitemkârım var benim

Yedi derya boz bulanık selinden
Halk-ı alem aciz kaldı dilimden
Ben bülbülüm ayrı düştüm gülümden
Efgan benim matem benim zar benim

Mail oldum kisvesine tacına
Bend olmuşum siyah zülfün ucuna
Mansur gibi asılırım saçına
Kakül benim perçem benim tar benim

Gevheri der kime gönül katayım
Gevherimi nadanlara satayım
Dost bağında bülbül gibi öteyim
Gülşen benim güller benim har benim

Tar: Tel.

ihsanozturk.com